Feodor Vassilyev'in ilk eşi, 1707 yılında doğmuş ve 1782 yılında vefat etmiştir, "tarihte en çok çocuk doğuran kadın" için Guinness Dünya Rekoru'nu elinde bulundurmaktadır. Bu olağanüstü kadın, eşi çiftçi olarak çalıştığı Rusya'nın Shuya kentinde yaşamıştır. O dönemde, doğum kontrol yöntemleri mevcut değildi ve çocuk doğurmak, kadınlar için hem dini hem de sosyal bir görev olarak görülüyordu.
Hayatı boyunca, bu olağanüstü anne 27 hamilelik geçirdi ve toplamda 69 yavru dünyaya getirdi. Hamilelikleri 16 ikiz, yedi üçüz ve dört dördüz setini içeriyordu. Bu başarı neredeyse inanılmaz görünse de, resmi olarak belgelenmiş ve Guinness Dünya Rekorları tarafından tanınmıştır.
Bu bir kadından doğan çocukların sayısı gerçekten akıl almaz, özellikle 18. yüzyılın tıbbi sınırlamaları düşünüldüğünde. Bu, onun dayanıklılığının ve o dönemde kadınlar üzerinde uygulanan farklı beklentilerin bir kanıtıdır. Bu kayıt, toplumsal normların ve tıbbi ilerlemelerin yüzyıllar boyunca ne kadar dramatik bir şekilde değiştiğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıdır.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Feodor Vassilyev'in ilk eşi, 1707 yılında doğmuş ve 1782 yılında vefat etmiştir, "tarihte en çok çocuk doğuran kadın" için Guinness Dünya Rekoru'nu elinde bulundurmaktadır. Bu olağanüstü kadın, eşi çiftçi olarak çalıştığı Rusya'nın Shuya kentinde yaşamıştır. O dönemde, doğum kontrol yöntemleri mevcut değildi ve çocuk doğurmak, kadınlar için hem dini hem de sosyal bir görev olarak görülüyordu.
Hayatı boyunca, bu olağanüstü anne 27 hamilelik geçirdi ve toplamda 69 yavru dünyaya getirdi. Hamilelikleri 16 ikiz, yedi üçüz ve dört dördüz setini içeriyordu. Bu başarı neredeyse inanılmaz görünse de, resmi olarak belgelenmiş ve Guinness Dünya Rekorları tarafından tanınmıştır.
Bu bir kadından doğan çocukların sayısı gerçekten akıl almaz, özellikle 18. yüzyılın tıbbi sınırlamaları düşünüldüğünde. Bu, onun dayanıklılığının ve o dönemde kadınlar üzerinde uygulanan farklı beklentilerin bir kanıtıdır. Bu kayıt, toplumsal normların ve tıbbi ilerlemelerin yüzyıllar boyunca ne kadar dramatik bir şekilde değiştiğinin çarpıcı bir hatırlatıcısıdır.